Kısa Satış Kuralı Nedir?
Temel Bilgiler
1938'den 2007'ye kadar, düşen piyasa koşullarında hisse senetlerinin kısa satışını sınırlayan önemli bir işlem düzenlemesi vardı. Bu dönemde, bir hissenin değeri düştüğünde yatırımcıların kısa satış yapması yasaklanmıştır.
2007'de Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) bu sınırlamayı kaldırma kararı verince önemli bir değişim yaşandı. Sonuç olarak, kısa satışlar fiyat hareketinin yönünden bağımsız olarak gerçekleştirilebilecek hale geldi.
2010'da ise SEC tarafından alternatif uptick kuralı getirildi. Bu düzenlemeye göre, bir hissenin değeri önceki güne göre %10 veya daha fazla düştüğünde kısa satış yasaklanıyor. Bu ek düzenleme piyasa istikrarını ve yatırımcı güvenini artırmayı amaçladı.
Kısa Satış Kuralı Ne İdi?
Kısa satış düzenlemesine göre, short pozisyonlar en son işlem fiyatının üzerinde bir değerde gerçekleştirilmek zorundaydı; bu da hissenin fiyatının yükselmesini gerektiriyordu. Yaygın olarak uptick kuralı veya "plus tick rule" olarak bilinen bu kanun, düşen hisse fiyatları sırasında kısa işlemleri önemli ölçüde kısıtlıyordu.
1934'te Menkul Kıymetler Borsası Kanunu, Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu'na (SEC) menkul kıymetlerin kısa satışını denetleme yetkisi verdi. 1938'de komisyon, düşen piyasada kısa satışlara sıkı kısıtlamalar getirdi. Ancak 2007 yılında SEC bu kuralı iptal etme kararı aldı ve belirli koşullar altında kısa satışların fiyat hareketlerinden bağımsız olarak yapılmasına izin verdi.
Yine de 2010'da SEC tarafından alternatif uptick kuralı uygulamaya kondu. Bu mekanizma, bir menkul kıymetin fiyatı önceki gün kapanış değerinden %10 veya daha fazla düştüğünde tetiklenir. Etkin olduğu sürede kısa satış yalnızca fiyat geçerli en iyi alış teklifinin üzerine çıktığında izin verilir. Alternatif uptick kuralı geniş bir menkul kıymet yelpazesi için uygulanır ve yürürlüğe girdiğinde işlem gününün geri kalanını ve sonraki işlem seansını kapsar.
Kısa Satış Düzenlemesinin Evrimi: Piyasa Dinamiklerine Cevap
Kaynakları
Büyük Buhran döneminde, Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu kısa satış kuralını, hissedarların bir araya gelerek kısa satışlar yapıp panik satışlarını tetikleyerek fiyat düşüşlerinden faydalanma eğilimine karşı bir önlem olarak getirdi. Bu strateji, menkul kıymet fiyatlarının düşmesinden kazanç sağlarken önceki sahiplerin varlıklarını geçici olarak azaltabiliyordu.
Yeniden Değerlendirme ve Modernizasyon
2000'lerin başında, büyük borsalarda kesirli fiyatlamadan ondalık sisteme geçilmesinin ardından, SEC kısa satış kuralını kaldırmayı değerlendirdi. Tick değişikliklerinin küçülmesi ve ABD hisse senedi piyasalarındaki istikrarın artmasıyla birlikte bu düzenlemeye duyulan ihtiyaç azalmış görünüyordu.
Deneme Süreci
2003 ve 2004 yılları arasında SEC, bazı hisseleri kısa satış kuralı olmadan deneye tabi tuttu. 2007'de sonuçları gözden geçirdiğinde, kısa satış kısıtlamalarının kaldırılmasının piyasa kalitesi veya likidite üzerinde olumsuz bir etkisi olmadığını tespit etti. Bu değerlendirme, kısa satış düzenlemelerinin yeniden şekillenmesinde dönüm noktası oldu.
Kısa Satış Kısıtlamasının Kaldırılmasına Yönelik Tartışma
Kısa satış düzenlemesinin iptal edilmesi kararı, özellikle 2007-2008 Finansal Krizi'ne yakınlığı nedeniyle yoğun inceleme ve tartışma yarattı. Buna yanıt olarak Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu kamuoyunun görüşünü aldı ve kuralın yeniden yürürlüğe konulması olasılığını değerlendirdi. Ayrıca, daha önce belirtildiği gibi, SEC 2010'da alternatif uptick kuralını getirerek %10 veya daha fazla düşüşlerde kısa satışları sınırladı.
Sonuç
Kısa satış düzenlemeleri 1938'de düşüşleri sınırlamaktan 2007'de esnek uygulamalara geçecek şekilde evrildi ve piyasa değişimlerine yanıt verdi. SEC'in 2010'da yürürlüğe koyduğu alternatif uptick kuralı, menkul kıymet değerindeki %10'luk düşüşleri sınırlayarak istikrarı güçlendirir. Kuralın 2007-2008 krizi sırasında kaldırılması piyasa verimliliği ile koruma arasındaki tartışmaları alevlendirdi. Alternatif uptick kuralı, düşen fiyat baskılarına dengeli bir yanıt sunarak modern piyasa ihtiyaçlarına uyum sağlar. Bu tarih, düzenleme ve piyasa etkileşimi finansal ekosistemi şekillendirmeye devam ediyor.